IQNA

Tevhidi eğitim nasıl mümkün olabilir?

15:41 - October 02, 2022
Haber kodu: 3477661
Akıl ve felsefe tek başına toplumu tevhidi eğitime ulaştıramaz, bu yüzden peygamberler insanların fıtratına odaklanarak bu şekilde insanların akıllarını geliştirmelerine ve nefsin arzularını akıl ve fıtrat hizmetinde kullanmalarına yardımcı olurlar.

Eğitim; insan ve toplumları değiştirip dönüştüren, inşa eden bir kurumdur. İdeal nesiller, asırlık devlet ve medeniyetler esasında bu kurumla vücudiyet bulurlar ve kalıcılıklarını artırırlar. Eğitim, hayatın bütününü kuşatmış durumdadır. Her şeyde onun dahli vardır. Bunun içindir ki iyi veya kötü olsun bütün sonuçların sebeplerini eğitimde ve eğitim anlayışında aramak gerekir.

İslâm’da eğitim diğer din ve sistemlerin aksine çok yönlüdür, hayatın sadece bir yönünü ele almaz, onu bütün yönleriyle değerlendirir. İlk andan başlayıp son ana kadar onu canlı ve dinamik tutar, tabiatına uygun eğitir, terbiye eder, değiştirir, yönlendirir, dönüştürür, sevk ve idare eder. 

Tefsir ve İslam maarifi hocası Hüccetül İslam Abdülkerim Behcetpur tevhidi eğitimin özelliklerini açıkladı. Metin özeti şöyledir:

Tevhidi eğitim, arzularımızın, öfkemizin, sevgimizin vb. Allah sevgisi çerçevesinde olmasıdır. Yani O’nun beğendiğini de  sevmemiz gerektiği anlamına gelir. Allah’ın birliğine vahdeniyyetine inanan  insan, kişisel ve toplumsal alanda her şeyi Allah’ın istediği şekilde yapar.

Tevhidi eğitimde, insanın bakış açısı, eğilimi ve davranışlarında tezahhür ettiğini görebilmesi için  Allah’ın bilgisinde büyümeye ihtiyacı vardır. Bu eğitimde fıtrat yolundan sapanlar olmadıkça, hakikati kabul etmede zorluk olmamalıdır.

Tevhidi eğitime doğru ilerlemek, insanı Peygamberlerin rehberlik etmesi için gönderildiği yola götürür ve bu yolu izlemenin Kur’an’ın vahyi yolunu izlemekten başka bir yolu yoktur.

Kur’an’ın vahye dayalı tevhidi eğitimi, bize kişisel ve toplumsal alanda nasıl hareket etmemiz gerektiğini öğretir. Kur’an, eğitim konusunda eğitim için fırsat sağlayacak bir ortam yaratmayı amaçlamaktadır.

Din alimlerinin görevi toplumu inşa etmektir

Tevbe suresi 122. ayeti: “Bununla beraber müminlerin hepsinin toptan savaşa çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminden bir grup dinde yeterli bilgi sahibi olmaya çalışmak ve seferden dönen topluluklarını uyarmak üzere geride kalmalıdır. Umulur ki sakınırlar.”

Bu ayete dayanarak başkalarını uyarmakla yükümlüyüz. Toplumun büyümesine yardımcı olmak din alimlerinin sorumluluğundadır. İslâmiyet’in hedeflediği medeniyete ilimsiz, irfansız ulaşılamaz. Bu itibarla müslümanların kendilerini aydınlatacak ve gerekli durumlarda uyaracak derin bilgi sahibi kimseler yetiştirmek için üzerlerine düşeni yapmaları bir görevdir. Dinin doğru anlaşılması için yapılacak ilk iş kuşkusuz din ilimlerine gereken emeğin verilmesidir; fakat dinin hedefi müslümanların dünya ve âhiret mutluluğunu birlikte gerçekleştirmek olduğundan, ilme ayrılacak emeğin –dar anlamıyla– din ilimleri şeklinde sınırlandırılması düşünülemez.

Peygamber önce ayrılıkları giderdi, müminler ve takva sahipleri kardeş oldular fakat zamanla İslam toplumunda nifak oluştu ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bazı emirler vermişti, ancak bazıları açıkça ve bazıları üstü örtülü şekilde muhalefet ettiler.

Tevhidi eğitimde Peygamberler insanları fıtratlarına doğru yönlendirerek garîzenin (içgüdü) aksine fıtrat üzerinde yoğunlaştılar. Bir toplum inşa edeceğimiz zaman, insanları kendi fıtratlarına ve yaratılışına yönlendirebilmeliyiz.

 

 

Etiketler: tevhidi eğitim
captcha