IQNA

Dinmeyen acı: Srebrenitsa sokırımı

10:13 - July 13, 2022
Haber kodu: 3476741
Bosna savaşında Müslümanlara yönelik soykırım, özellikle de 1995 yılında Srebrenitsa'da yaşanan katliam, uluslararası kurumların dünyadaki Müslüman haklarının ihlali konusunda bilinçli olarak görmezden gelmelerinin bir örneğidir. Binlerce Bosnalı gencin acısı 27 yıl sonra bile annelerinin yüreklerinde kanayan bir yaradır.

Dinmeyen acı: Srebrenitsa sokırımı1991 yılında komünizm duvarının yıkılması Balkan bölgesine ulaştı ve Yugoslavya çöküşle karşı karşıya kaldı. Bosna Hersek, Büyük Sırbistan'a katılmak, kimliğini ve topraklarını kaybetmek ya da bağımsızlık için direnmek arasında iki seçenek arasında seçim yaptı ve 1 Mart 1992'de bağımsızlık referandumu düzenledi.

Aynı yılın 6 Nisan'ında dünyanın dördüncü askeri gücü olarak kabul edilen eski Yugoslavya ordusu, bu bağımsızlığı engellemek için Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'ya gitti. Ve dünya klasik savaşları tarihinde bir ülkenin başkentinin en uzun kuşatması 1425 gün sürmüştür. Bu kuşatmada 1.601'i kadın ve çocuk olmak üzere 11.541 kişi hayatını kaybetti.

Bosna savaşının kökenleri; ırkçılık

Bosna Savaşı, 6 Nisan 1992 ile 14 Aralık 1995 tarihleri ​​arasında Bosna-Hersek, Hırvatistan ve Sırbistan arasında yaşandı. Temmuz 1995'te Bosnalı Sırp güçleri, kontrolü ele geçirmek amacıyla doğu Bosna-Hersek'teki Srebrenitsa şehrine saldırdı. Nihai amaçları bu şehri Sırbistan Cumhuriyeti'ne ilhak etmekti.

Bosna-Hersek, üç dinin ve üç ulusun buluşma yeridir; Ortodoks Sırplar, Katolik Hırvatlar ve Müslüman Boşnaklar. Savaş sırasında Sırplar bir yandan eski Yugoslavya ordusuna ait askeri teçhizatla donatılırken, diğer yandan kara yoluyla Sırbistan'a bağlıydılar ve Hırvatlar Hırvat toprağına güveniyordu ve her ikisi de Hıristiyan Avrupa'nın desteğini aldılar ve bundan yararlandılar. Ancak İslam dünyasından uzak ve savunma imkanları asgari düzeyde olan Bosnalı Müslümanlar, istenmeyen ve eşitsiz bir savaşın içine düştüler. Bu nedenle Müslümanların savunma için yeterli askeri teçhizatı yoktu.

BM barışı koruma güçlerinin yetersizliği

Bosnalı siviller, BM barış gücüne bağlı Hollanda kuvvetleri tarafından korunurken, 11 Temmuz 1995'te General Ratko Mladic komutasındaki Sırplar tarafından Srebrenitsa kentinin işgalinin ardından, Hollanda askerleri tarafından Sırplara teslim edildiler.

Srebrenitsa şehri sığınan binlerce siville doluyken, silahlı Çetnik grupları ya da Sırp aşırılık yanlıları, önce şehri kuşattı, ardından beş gün boyunca top ve roketlerle bombaladı. Ardından Sırp ordusunun komutanı ve "Bosna Kasabı" olarak bilinen General Mladic şehre girdi. İnsanlar şehirden kaçtılar ve şehrin eteklerinde Potoçari adlı bir barış koruma kampına girdiler, ancak mülteci kampını korumaktan sorumlu Hollandalı mavi miğferler kamptan ayrıldı ve savunmasız insanları Sırp Çetniklerine teslim etti.

Aynı zamanda aşırılık yanlısı Sırplar, sorgulama bahanesiyle 12-77 yaş arasındaki Müslüman erkek ve erkek çocuklarını ayırarak, kadın ve çocukları kamyonla bölgeden uzaklaştırdı, ancak sorgu bekleyen erkekler büyük bir katliamla karşı karşıya kaldı.

Srebrenitsa katliamı 13 Temmuz 1995'te başladı ve en az 72 saat sürdü, bu sırada Sırp ordusu şehre girdi ve toplu infazlar, Boşnakların evlerinden kovulması ve tecavüz dahil soykırım kampanyasına başladı.

Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından soykırım ilan edilen Temmuz 1995'teki Srebrenitsa katliamı sırasında sekiz bin Müslüman erkek ve erkek çocuk öldürüldü.

İnsan hakları örgütlerinin utancı: Srebrenitsa

Bosna İslam Cemaati lideri Hüseyin Efendi Kavazovic, Srebrenitsa soykırımının yıl dönümünde şunları söyledi: Ne yazık ki, soykırım suçu inkar edilip boyutları küçültüldüğü, failleri yüceltildiği ve onların kötülük mirası yaşatıldığı sürece adaletin sağlanması mümkün değildir. Bu nedenle Srebrenica sadece geçmişimizin değil, geleceğimizin de modelidir. Bu korkunç suçu işleyenlerin veya bu suçu onlar adına işletenlerin gerçekle yüzleşeceği zamanın geleceğini ümid etmeye devam edeceğiz.

Bosnalı Müslüman soykırımı, uluslararası örgütlerin ve büyük güçlerin güvenilmezliğini bir kez daha kanıtladı. Bu suç, BM Güvenlik Konseyi'nin 819 sayılı Kararında Srebrenitsa'yı güvenli bölge ilan etmesi ve Hollanda BM barış gücü birliklerinin kentin güvenliğini sağlamaktan sorumlu olduğu sırada gerçekleşti. Ve NATO kuvvetlerinin görevi şehre hava desteği sağlamaktı. Ancak Hollandalılar, Sırp ordusunun en ufak bir baskısıyla şehri tahliye etti ve NATO hava kuvvetleri, Sırp askerinin ilerleyişinden haberdar olmasına rağmen herhangi bir eylemde bulunmadı. Korkunç Srebrenitsa cinayeti, insan hakları kurumlarının kayıtlarında kara bir lekedir ve bunların başında Birleşmiş Milletler vardır, tarihe geçmiştir ve asla unutulmayacaktır.

Muhabir: Morteza Karimi

captcha