İnsanın en büyük hazinesi, ruhunun derinliklerinde saklı olan özdür, fıtrattır. Ademoğlu için asıl olan hedef, özünde hep var olan fıtrat sırrını yaşatmaktır. Müslüman fark eden ve farkında olan insandır. Sözünün, eyleminin, duruşunun farkında olandır. Hakikat izinde şuurluca durandır.
Ramazan ayının hikmetlerinden biri de insanın dikkatini yanlış yollardan uzaklaştırıp Allah’a ulaştıran yola yöneltmektir.
İnsanın bitkisel, hayvansal, insani ve ilahi yönleri vardır. İnsandaki bu yetenekler ve farklı özellikler göz önüne alındığında, bu potansiyellerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamak gerekir. Bazen maddi yönlerin çekiciliği nedeniyle kişi diğer yönleri ihmal edebilir ve bu nedenle yeteneği gelişme yoluna giremez. İşte o zaman dünyevi işler insanın dikkati, köklerinin bulunduğu yüce âlemden uzaklaştırılır.
Bu mübarek ay insanın ana ve temel yönlerini hatırlamasına yardımcı olan ve onu felaketine sebep olacak yönlere dikkat etmekten alıkoyan aydır. İnsan şehvet ve öfke yolunda veya hayali bilgi yolunda yürüdüğü sürece, bilgelik ve gelişme aşamasına ulaşmış değildir ve insanlık yolunda ilerleyemez.
Ramazan ayının risaleti insanı sapkın yollardan uzaklaştırarak onu Alemlerin Rabbine doğru ilerleme yoluna yerleştirmektir. Aslında insanın dikkatini istenilen amaca ve yaratıldığı hedefe yönlendirir.
Eğer insan, Cenab-ı Hakk’a doğru sebat yolunda ise, yanlış yollardan ve insanlığına engel olan şeylerden kaçınıyorsa, böyle bir zamanda, yeteneklerinin yeşerme yoluna adım atmış demektir.
Kur’an-ı Kerim, mübarek Ramazan ayında oruç tutmanın nimetlerinden birinin büyüme ve takvaya ulaşmak olduğundan bahseder. Bakara suresi 183. ayeti: “Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı.”